23 Mayıs 2006

Geçtiğimiz Birkaç Güne Dair...

Geçtiğimiz pazartesiden yani şenliklerimiz başladığından beri resmen şenlik havasına büründüm ben de. Sanki dönem bitti, dersler bitti de ben de tatilin ortasındaymışım gibi saldım kendimi. Ama tabi bunların sonuçlarına yakında maruz kalacağım sanırım( hatta şu anda kalmaya başladım bile, bu yazıyı algoritma ödevi arasına sıkıştırıyorum ).


Neyse, gelelim neler gelişti çevremizde. Ilk aklima gelen şey yeşil otobüslerden birinde -hani şu cep telefonunun yasak olduklarından- incik ile köprüden geçerken 60 yaşlarında bir teyzenin telefonun çalmasıydı. E İstanbul` da yaşıyorsanız bu görüntüye alışıksınızdır ancak bu sefer durum biraz farklıydı. Şöyleki, teyzeyi telefon ile konuşmak kesmedi "Dur ben seni duyamıyorum"dedi ve olan oldu, teyze "handsfree"( Keşke Türkçe`si olsa da kullansak, belki "eller serbest"? ) özelliğini açtı otobüsün ortasında ve o kadar kişinin arasında. Artık biz de teyze ve arkadaşı arasındaki konuşmaya dahil olmuştuk. Her daim uyarıda bulunan bir insan olur bu otobüslerde ama bu sefer sanırım kimsenin dumurdan kurtulup da uyarı yapacak hali kalmamıştı. Çok güldük incikle, teyzeye teşekkürler dumur için.


Yelkenli maceram haftasonu bitti. Açık konuşmak gerekirse beklediğimden çok uzak bir şeydi çünkü macera denen olgudan çok uzaktı. Tek heyecanlı an teknenin direğine tırmandığım andı ki o da kısa süren bir heyecandı. E Marmara`nin ortasında ne heyecanı bekliyorsam ben de artık. Belki yarışlara katılsak durum değişirdi ama ona da malesef zamanım yok. Sen ne bekliyordun ya peki derseniz diye ona da açıklık getireyim: Eurosport`ta denk gelmiştir hepinize, devasa yelkenlilerde yelkene asılarak devrilecek gibi duran teknenin bir ucunda denize paralel bir şekilde dengeyi sağlıyorlar ya hani, işte benim istediğim yegane şey de oydu. Başka sefere inş.


Cerenhan ve Muşmula geyiğimiz tüm hızıyla sürüyor. Beni uzun zamandır tanıyanlar insanlara isim takmaktan kendimi alamadığımı bilirler( bilirsiniz değil mi? .) ) ama bu sefer isimler kısmen Josh`tan geldi. Kısmen diyorum çünkü "Ceren" ve Muşmula tamamen onun eseri ama "Ceren" gelenklere uymadığı için tarafımdan "Cerenhan" a dönüştürüldü. Bakalım geyiğin sonu nereye varacak.


Biraz da şenliklerden bahsedeyim. Bu yıl da geçen yıl olduğu gibi çok eğlendiğim ve beğendiğim grup "Bandrol" oldu. 60`lar 70`ler 80` ler R&R, yine harikaydılar. Umarım mezun olmazlar da seneye de görüşürüz. Bandrol` un arkasından çıkan 3 kişilik ekip -Gitar+2 darbuka- harikaydı. Topluluğu resmen çoşturdular. Istek üzerine bir de oyunhavası çaldılar ve tabi anında gaza gelen yapımla kalkıp halaya katıldım İncik Ghan ve Tseyn ile, üstüne durulmadım bir de göbek attım ya hayretler içinde kaldık ben ve yanımdaki insanlar:) . Daha sonra "Defect" grubu sahne aldı. Alternatif Rock ağırlıklı ve sanki benim için söyler gibi bir havaları vardı. Şebnem`den Evanecence`e Cranberries`e kadar bir ton şey çaldılar ki mest oldum desem yeridir. Tam emin olmamakla birlikte isminin Banu olduğunu sandığım vokalistleri cidden yetenekliydi ki bir de kendi konserleri bittikten sonra diğer ekibin bateristliğini yaptı ki hayran kaldım.


Dün itibariyle bu dünyadaki en iyi insan olduğuna inandığım ve en yakın dostlarımdan biri olan Burak Istanbul` a geldi. Vize ve ödev yoğunluğumdan şu anda yeterince ilgilenemesem de perşembe ve cuma akşamlarından umutluyum, bekle bizi Şebneeeemmm.


Şimdilik bu kadar....

Hiç yorum yok: