12 Mayıs 2007

29 Nisan Çağlayan

Aradan uzun zaman geçti ancak bir türlü fırsat bulamadım, sonunda tehlikenin farkında olduğumuzu, egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu, bu ülkenin sahipsiz olmadığını herkese göstermek için katıldığımız 29 Nisan Çağlayan Mitingi`ni yazabiliyorum.

29Nisan`da Çağlayan Meydanı`ndaydık Baldaşım Hande, can dostum Dayı(Burak) ve Atakan ile birlikte. Henüz daha Mecidiyeköy`de Atakan ile birlikte beklerken Şişli`den, Zincirlikuyu ve Beşiktaş`tan akan insanlar kalabalığın ne derece olacağına dair ipuçları veriyordu. 14`te başlayacağı söylenen mitinge tam da o saatte gitmek bir bakıma büyük bir hataydı bir bakıma ise iyi bir hamleydi. Hataydı çünkü Mecidiyeköy`den Çağlayan`a doğru yürümeye başladık ancak insanların çok daha erken saatlerde meydana akması sonucu 1.5 saatten fazla zamanda sadece Florence Nightingale Hastanesi`nin bir duvarından diğer duvarına kadar ilerleyebildik ve konuşmalardan hiçbirini dinleyemedik, hatta dinlemek ne kelime, duyacak mesafeye bile yaklaşamadık, varın siz düşünün kalabalığı. İyi bir hamleydi çünkü biz ilerlemeye çalışırken meydandan gelen ve dışarı çıkmaya çalışan insanların "gitmenin imkanı yok, zaten meydan mahşer yeri gibi, ayakta duracak yer yok" söylemlerine denk geldik. Bunun sonucunda biz de Şişli`ye doğru yürümeye başladık.

Şişli`ye doğru tam vaktinde yürümeye başlamışız anlaşılan, bir anda büyükçe bir kalabalığın ortasında Taksim`e doğru yürür bulduk kendimizi. Sloganlar şarkılar eşliğinde Halaskargazi Caddesi`nin bir yönünü trafiğe kapattık ve Taksim`e doğru ilerledik. Atatürk`ün evinin önüne geldiğimizde herkes evin önünde toplanmaya başladı, tam bu esnada evdeki görevlilerin gönderde sarılı duran bayrağı açması muhteşemdi.

Taksim Anıtı`nın önünde toplanıp İstiklal Marşı okuduk ve sloganlara devam ettik. O sırada basından görüntü alanlara denk geldik, hatta show tv röportaj yapıyordu, yayınladı mı bilemem tabi. Sonrasında yorgunluğun ve açlığın etkisiyle ufak bir yemek arası verdik, hemen çıkışında tam ben "keşke evden daha erken çıksaydık da meydandaki coşkuya dahil olsaydık" diye yakınırak ara sokaktan İstiklal`e çıktık ki bir anda metrelerce uzunluktaki bayrağı taşıyarak sloganlar atarak İstiklal`i inleten devasa kalabalığa denk geldik ve aynen katıldık. GS Lisesi`nin önünden meydana doğru geri döndük ve beklendiği şekilde olaysız dağıldık.

Çok alışılageldik bir tabir ama gerçekten 7`den 70`e her şekilden insan oradaydı. Ellerinde bayrakları ile dedemle yaşıt olabileceğine iddiaya girebileceğim ancak benden daha dinç duran amcalar, teyzeler kravatlarıyla, en şık kıyafetleriyle oradaydılar. Çocuklar, gençler, anneler, babalar, herkes oradaydı. Es geçmemek için özellikle belirtmek isterim ki Çarşı da oradaydı. Ayrıca denk gelemesek de BALlılar da oradaymış

Atılan sloganlar ise şu şekildeydi:

"Ne şeriat ne darbe, tam demokratik Türkiye", "Toprak vatandır, satılamaz",

"Kahrolsun ABD emperyalizmi", "Çankaya yolları, şeriata kapalı",

"Türkiye laiktir, laik kalacak", "Tayyip baksana, kaç kişiyiz saysana", "Türkiye ayıldı, imam bayıldı", "Anladın sen Tayyip", "İşte Tandoğan, işte Çağlayan, ananı da al git Erdoğan". Sloganlar da fişekleyici rolü üstlenen ve gür sesiyle kalabalığı galeyana getiren aslanlar aslanı Burak nam-ı diğer Dayım`a teşekkürür bir borç bilirim.

Sonuç olarak kesinlikle bambaşka bir hareketti bu, herkes tek yürek olmuştu. Hiçbir oluşumun egemenliği yoktu, herkes tek bir emel için birlik olmuştu, Cumhuriyet. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu ve bu ülkenin sahipsiz olmadığı herkese gösterilmiş oldu. Bizzat katıldığım için bunları rahatlıkla söyleyebiliyorum. Katılmayanların geçerli sebepleri olduğunu umut ediyorum.

Yarın, yani 13 Mayıs Pazar Günü canım şehrim İzmirim de bu kervana katılacak. Mazeret uydurmaktan nefret ediyorum ama Atakan sayesinde kaptığım gripten henüz kurtulabilmiş değilim, malesef katılamayacağım. İzmirim`in adına yaraşır bir gün olacağına şüphem yok. Herkesin o coşkuyu yaşabilmesi dileğiyle.

Hiç yorum yok: